mardinmardin.net | Taşın ve İnancın Şiiri...

Mor Gabriel Manastırı ve Süryaniler
Tarih: 03.09.2008 Saat: 01:18
Konu: medya


Bir Süryani Azizi olan Mor Gabriel’in vefatının yıl dönümü için Suriye, Fransa, Almanya, Belçika, İsveç, Avusturya ve Hollanda’dan yaklaşık üç bin Süryani Mardin’in Midyat ilçesi’ndeki Mor (Aziz) Gabriel Manastırı’na akın etti. Sınırları ve yayıldığı alan ile ilgili üç köy arasında tartışmaların yaşandığı manastır ile ilgili olarak 1 Eylül 2008 tarihli TARAF gazetesinde yayınlanan yazıyı dikkatinize sunuyoruz.

Süryanilerin ana yurdu olarak bilinen Turabdin Bölgesi’nin kalbi konumundaki Deyrulumur Manastırı, Mor (Aziz) Gabriel’in anma günü nedeniyle yurt içi ve yurt dışından gelen 3 bin misafiri ağırladı.

Türkiye ile Suriye arasında yapılan protokolle Suriye’deki 2 bin 300 Süryani, Mardin Midyat’taki Mor Gabriel’in vefat yıldönümü nedeniyle Mor Gabriel Manastırı’nda düzenlenen anma törenine katıldı. Suriye’nin Kamışlı Kaymakamlığı’ndan aldıkları idari mektupla Türkiye’ye giriş yapan Süryaniler, 48 saat Türkiye’de kalacak.

Mor Gabriel vefatının yıl dönümünde Süryaniler tarafından düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. Süryaniler bu bayramı manevi duyguların en üst seviyeye çıktığı gün olarak tanımlamakta. Mor Gabriel’in bu dünyadan diğer dünyaya intikal ettiği gün olarak bilinen Ağustos ayının 31’nde Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Midyatlı Süryaniler ve Turabdin’de yaşayan Süryaniler, Midyat’tan 23 km uzaklıkta bulunan Mor Gabriel Manastırı’nda bir araya gelerek Metropolit Timetheos Samuel Aktaş önderliğinde topluca dua edip, ayin yaptı.

ÜZÜM AĞAÇLARIYLA ÇEVRİLİ

Manastır Midyat’ın güneydoğusunda; üzüm bağları, nar, üzüm, incir ve badem ağaçlarıyla çevrili yüksekçe bir alan üzerinde kurulmuş. Adeta gözden uzak, ancak bilenlerin gittiği, Turabdin Dağları’nın gölgesine sinmiş manastır geçenlerde ‘Şahro d’Mor Gabriel’, bayramı için Suriye, Fransa, Almanya, Belçika, İsveç, Avusturya ve Hollanda’dan gelen 3 bin Süryani ile doldu.

Süryani inancına göre bu ayinden önceki beş gün boyunca hayvansal gıdaların tüketilmesi yasak. Bu nedenle gerçekleştirilen etkinliklerde devasa büyüklükteki kazanlarda sadece pilav ve etsiz türlü (zeytinyağlı) hazırlandı ve dünyanın dört bir yanından gelen misafirlere bu yemekler ikram edildi.

7’DEN 70’E SÜRYANİLER ORDAYDI

Çoluk çocuk demeden 7’den 70’e her yaştan Süryani vatandaşın ilgi gösterdiği ayinde unutulmaz anlar yaşandı. İncil’den okunan ayetlerle başlayan anma töreni, hep bir ağızdan okunan ilahiler ve dualarla devam etti. Ayin esnasında hazır bulunan vatandaşlar, manevî bir hazla birbirlerine kenetlenip dua ettiler.

Ayin esnasında yakılan tütsüler de ortama ayrı bir renk katarken, dua edenleri de manevi duygulara sevk etti. Yaklaşık iki saat devam eden ayin, akşam saatlerinde topluca okunan dualardan sonra sona erdi. Ayinden sonra yenilen leziz akşam yemeğinin ardından, Suriye’den gelen ilahi korosu ve hazır bulunan din adamları vatandaşlara bir ‘ilahi’ ziyafeti verdiler.

Gün ağarıncaya kadar devam eden etkinliklerde kimileri İncil’den ayetler okuyarak, kimileri de dua ederek manevi hazza ulaştı.

Sabah ayininde tekrar bir araya gelen Süryaniler “Kıddas” ismini verdikleri bu son ayinle Mor Gabriel’in vefat yıl dönümü anma törenini bitirdiler. Törenin bitişiyle hayvansal gıda yememe orucu da bitmiş oldu ve öğle yemeğinde ikram edilen etli yemekler misafirlerin beğenisine sunuldu.

Öte yandan Suriye’den gelen aileler, yeni doğan 3 erkek ve 1 kız bebeklerini vaftiz ettiler. Manastırda vaftiz edilen erkek bebeklere Gabriel ismi, kız çocuğuna ise Gabriella ismi verildi. Günün anlam ve önemiyle ilgili olarak konuşma yapan Turabdin Metropoliti Timatheos Samuel Aktaş, “Süryani vatandaşlar içinde Aziz Mor Gabriel’in taşınma gününü “Şahro Bayramı”nı kendi ismi verilen ve Manastırda kutlamak bütün Süryaniler’in arzuladığı bir duygudur. Kilisenin önde gelenleri tarafından ikinci Kudüs olarak anılan manastırda Mor Gabriel’in yapmış olduğu mucizelerin yanı sıra, ruhsal yetkinliği, alçak gönüllülüğü hayırseverliği misafirperverliği, barışçıl yönetim anlayışı ve manastırı hiçbir dönemde görülmemiş bir ihtişamla yüceltme çabaları ile yörede ayrı bir nam bırakmıştır.

Bayramda bu manastırda olmak ruhsal açıdan Süryaniler için ayrı bir anlam taşımaktadır. Halk arasında şahro olarak bilinen azizlerin anma günleri, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinden başlayarak günümüze kadar yöre halkı tarafından bir önceki geceden başlayan ve sabah ayininden sonra sunulan kahvaltı ile son bulan, coşkulu kutlanan kendine özgü bayram günleridir. Şahro günlerinde ruhsal açıdan yapıcı etkinliklerle bütün geceyi ilahiler eşliğinde uyanık kalarak geçirmeye çalışır.

Ayine katılmak her Turabdin’li Süryani’nin ulaşmak istediği bir arzudur. Bayram arifesinde manastıra gelen Süryaniler, azizin mezarına uğraya-rak dua eder, mum yakarak dilekte bulunur, hastalarıyla birlikte şifa dilemeye gelir, ölülerinin ruhuna dua okunması için evden yemekler getirilir, yeni doğmuş çocuklarının vaftizlerini yaptırıp onu azizin adıyla onurlandırır.

Suriye’de yaşayan Süryanilerin özel izinle anma törenine katılmasını sağlayan yetkililere teşekkür ediyoruz. Anma törenine katılan Süryaniler sağ salim evlerine ulaşmaları için ayinde dua ettik.” dedi.

Tarihten günümüze Manastır’ın geçmişi

Mor Gabriel Manastırı, 397 yılında Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından kurulmuş, Roma kralları Arkadius, Honorius ve küçük Theodosius’un bağışlarıyla inşa edilmeye başlanmıştır. Manastırın 5 ve 6. yüzyıldan kalan muhteşem yapıları, Bizans dönemine ait nadir mozaikleri, kubbeleri, hareketli terasları, kapıları ve Midyat Nahit taşlarından yapılan kapı ve yapılardaki motif ve süsleri ile herkesi büyüleyen Manastır aynı zamanda dünyada yaşayan Süryaniler in önemli dini merkezlerinden biridir. Kilise tarafından “İkinci Kudüs” olarak ilan edilen Mor Gabriel Manastırı, manastırlarıyla ünlü Yunanistan’daki Athos dağı’nda kurulu herhangi bir manastırdan en az 400 yıl daha eskidir. Kuruluşu, Filistin’deki Mor Saba Manastırından yaklaşık 80 yıl, Mısır, Sinai bölgesindeki Mort Katherina Manastırından da bir buçuk asır öncedir.

Dolayısıyla dünyanın en eski ve faal Hristiyan manastırından biri olma özelliğine sahip olan Mor Gabril manastırı aynı zamanda 16 asırdır (zaman zaman savaş va karışıklıklar nedeniyle boş kaldığı dönemler hariç) manastır yaşam tarzı ve geleneğini yaşatabilen ender manastırlardandır. Bu nedenle Mor Gabriel Manastırı, hem Türkiye hem de Dünya tarih ve kültür mirasının en değerli ve görkemli yapıtlarından biridir.

Manastır tarihsel süreçte dönem dönem farklı isimlerle anıldı. İlk dönemlerinde kurucularının isimlerine izafeten Mor Şmuel ve Mor Şemin Manastırı olarak tanınmıştır. “Rahiplerin Meskeni” anlamına gelen ve Süryanice’de “Dayrı d’Umro” isminden türetilen Deyr-el-Umur veya bunun da Türkçe’ye uyarlanmasıyla oluşturulan Deyrulumur ismiyle da bilinmektedir.

Ancak bugün de kullanılan Mor Gabriel Manastır adlandırması, 7. yüzyılda yaşamış ve aralarında dört ölüyü de dirilttiği bir çok mucize gerçekleştiren, sade yaşamıyla azizlik mertebesine yükselen iyi ve dirayetli yönetimi ile Manastır’ın gelişmesinde çok önemli rol oynayan manastır ve Turabdin Metropoliti Mor Gabriel’in (634-668) adından gelmektedir

1600 yıllık Süryani Manastırı’na ‘işgal’ davası

Mardin’in Midyat ilçesi Yayvantepe Köyü Muhtarı İsmail Erkan, Eğlence Köyü Muhtarı Süleyman Düz, Çandarlı Köyü Muhtarı İsa Dilek; Mor Gabriel Manastırı’nın, Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı köyleri sınırları içerisindeki meşe ağaçlarından oluşan 100 hektar ormanlık alanı, çevresini duvarlarla çevirerek işgal ettiğini ileri sürdü.

Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran muhtarlar verdikleri dilekçede şu iddialarda bulundu: “Söz konusu bölgede ibadet yeri olarak bulunan manastır, yıllar geçtikçe ormana ait yerleri işgal etmekte, meşe ağaçları kesilerek işgal edilen yerin etrafına 8-10 metre yüksekliğinde duvarlar örülmektedir. Alan, manastırın mülkiyetine katılmaya çalışılmaktadır.

Dünyanın hiçbir yerinde bir ibadet yerinin sınırları bu kadar geniş değil. Bölgedeki manastır yönetimi, ibadete yeterli alanların dışına çıkarak orman alanlarını işgal etmektedir. Söz konusu ibadethanenin bitişiğindeki ormanlık alan, meşeler kesilmek suretiyle futbol sahasına dönüştürülmektedir. Bütün bu alanlardaki meşeler kesilerek yakacak olarak manastırda depolanmıştır. Yaklaşık 5 yıllık yakacak depo edilmiştir.”

Manastırın ihlâl ettiği sınırlar ve etrafını çevrelediği ormanlık alanda daha önce köylülerin hayvanlarını otlattığı ve söz konusu köylerde yaklaşık 3 bin 500 küçükbaş, bin büyükbaş hayvan bulunduğu kaydedilen dilekçede, köylülerin mağdur edildiği iddia edildi. İşgal edilen yerlerin orman vasfında olduğu, hiçbir şekilde özel mülkiyete ait olmadığı belirtilen dilekçede, “Orman alanları manastır yönetimince haksız yere işgal edilmiştir. Bu durum hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.

Kamuya ait bu alanların işgalinin bir an önce önlenmesi gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.

ESAS İHTİLAF ÜÇ KÖY ARASINDA

Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün ise, olayda köy yerine Mor Gabriel Manastarı’nın hedef gösterildiğini söyledi. Muhtarların suçlamalarının haksız ve mesnetsiz olduğunu savunan Ergün, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Her şeyden önce Yayvantepe ve Eğlence Köyü ile Manastırımızın sınırları dâhilinde yer aldığı Güngören Köyü arasında kadastro çalışma alanı sınırının tespiti hususunda ihtilaflar yaşanmıştır. Bu konudaki davalar hâlen devam etmektedir.

Sınır sorunu aslında Güngören Köyü ile Eğlence ve Yayvantepe Köyü arasında yaşanmasına rağmen; şikâyetçiler tarafından hep Mor Gabriel Manastırı ön plana çıkartılmıştır. Manastırımız mevcut durumda köy tüzel kişiliği sıfatını haiz değildir ve gerek Kadastro Mahkemesi’nde görülen davalarda, gerekse de Kadastro Müdürlüğü nezdinde görüşülen sınır itirazlarında taraf sıfatı bulunmamaktadır.

Tüm resmî başvurularda, karşı taraf, Güngören Köyü yerine kasıtlı olarak Manastırımızı hedef olarak göstermektedir” dedi.

SUİNİYET OLDUĞU İDDİA EDİLDİ

Manastırın, Yayvantepe ve Eğlence köylerinin yerleşim yeri olarak kurulmasından çok önce, Milattan Sonra 397 yılında kurulduğunu anlatan Ergün şöyle devam etti: “Karşı taraf özellikle Süryani kökenli Türk Vatandaşı olmamızı fırsat bilerek halkı bize karşı galeyana getirmektedir. Bizlere karşı halkı kin ve nefret beslemeye özendirmek için din faktörünü hep ön plana çıkarmaktadır.

Öyle olmasaydı Manastırımızı sürekli hedef tahtası haline getirmezdi. Zira gerek Kadastro Müdürlüğü’ndeki ve gerekse de mahkeme safhasındaki davalarında resmî hasımları “Güngören Köyü” tüzel kişiliğidir. Başvuruların vakfımıza karşı değil köy tüzel kişiliğine karşı yapılması icap etmektedir.

Bize yönelik bu saldırıların bu şekilde devam etmesi halinde, yaşanacak olan olumsuzluklara karşı tüm hukuk yolları denendikten sonra; ihtiyaç duyulması halinde Brüksel’deki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ve Avrupa Birliği’nin ilgili diğer komisyonlarına başvurulacaktır” ifadelerini kullandı.





Bu haberin geldigi yer: mardinmardin.net | Taşın ve İnancın Şiiri...
http://www.mardinmardin.net

Bu haber icin adres:
http://www.mardinmardin.net/modules.php?name=News&file=article&sid=95