mardinmardin.net | Taşın ve İnancın Şiiri...

Yok olan herşeye... - Özlem Öğüt
Tarih: 04.03.2008 Saat: 06:12
Konu: Hariçten Gazel


Dün sabah öğleden sonra 14 civarları...
Keyifle kahvaltımı yaptığım yerde gazetelerimi okurken birden gördüğüm haber yüzünden moralim bozuldu...

Okuduğum haber sanki tam sayfa ölüm ilanı gibiydi...
Elim ayağım boşaldı ve kahvemi döktüm...
Kendi kendime söylenmeye başladım, uzun zamandır ilgilendiğim ama takibini bıraktığım konu karşımdaydı...

"Ilısu Barajı'nın temeli atıldı!"
Yani Hasankeyf yok oluyor!

2001 yılında Tarih Vakfı'yla Mardin'e gitmiştim... Yöre her şeyiyle beni o kadar etkilemişti ki... Gezi sonrası izlenimlerimi yazmamı istediklerinde hissettiklerimi doğru üzgün ifade edememiştim... Ve hala daha edemiyorum...

Haberi okurken, Hesna de Kepha, Hısn Keyfa, Cepha, Kastron Piskkephas bilinen adıyla Hasankeyf'te hissetliklerim geldi aklıma.

Kaya evlerin, kalıntıların ve geleceğimiz olan ama gelecekleri belirsiz çocukların eşliğinde, geçmiş medeniyetlerin izlerine basarak tepeye çıktığınızda Dicle'nin altından usul usul aktığı Artuklu köprüsü, El rısk camisinin muhteşem minaresi ve Mezopotamyayla karşılaşıyordunuz... o muhteşem, tarifi imkansız manzara ayaklarınızın altındaydı...

Benden çok rüzgarın içtiği sigaramla bir kayanın ucunda oturmuş, kulaklarımda sadece rüzgarın uğultusundan başka ses yokken geçmişi ve geleceği aklımdan geçirerek burada yaşam ve ölümün ne kadar güzel olabileceğini düşünmüştüm... Burada yaşam ve ölüm! Şu tepede yatarken Dicle'yi, Mezopotamya'yı sonsuza dek seyretmek...

O kadar etkilemişti ki manzara beni ağlamıştım...

İstanbul'a döndükten sonra Tarih Vakfı'nda Mardin ve Hasankeyf için üretilen projelerde aktif olarak görev aldım. Sonra zaman geçti, aktif görevi bıraktım, gönüllü olarak ta gerektiği gibi ilgilenemedim ve zamanla Hasankeyf'le olan ilgim sadece gazete haberleriyle sınırlı kaldı.

Evet yöreye yapılacak baraj birçok açıdan yörenin kalkınmasına neden olacak olabilir ama ikinci bir kültür mirasımızın da baraj suları altında kalmasına gönlüm razı gelmiyor...

Keşke atılan temelin, büyüyüp bu güzelim Ortaçağ yerleşkesini, yutmasını, sular altında bırakmasını engelleyecek bir şeyler yapabilsem... Zincirlenmek, ölüm orucu? Ya da şantiyenin her paydosundan sonra yapılanları bir biçimde tersine çevirmek...

Artık çok geç (mi?)

Üzgünüm!

Talibanın, "günahtır" diye yerle bir ettiği Budha heykelleri için...

Fırat'ı kullanmak için yapılan Birecik Barajı ve yok olan Zeugma için...

Ortadoğu'daki hiç bir zaman bitmeyecek kan içme arzusu için...

Küçük bir çocuğun elinde ki su tabancasını bile kimyasal silah sanan ve saldıran ABD'nın yaptıkları için... Güneydoğu'da patlayan mayınlar için...

Sen o sun ben buyum, senin tanrın benim tanrım...

Yok olan kültürel miraslar mı hayatlar mı?

Hala bu dünyaya güvenip üreme arzusu duyabiliyor musunuz?

Ben her şeyin yok edildiği bu dünyaya karşı hiç bir şey duymuyorum artık...

Korkarım etrafta ki nefret ve yok etme arzusu istemesem de beni de saracak...

Üzgünüm...

Yaşadığım dünyayı değiştirmek adına yapabileceğim en ufak bir şey bile elimden gelmiyor...

Yitip giden her şey adına çok üzgünüm...

Özlem Öğüt

06.08.2006





Bu haberin geldigi yer: mardinmardin.net | Taşın ve İnancın Şiiri...
http://www.mardinmardin.net

Bu haber icin adres:
http://www.mardinmardin.net/modules.php?name=News&file=article&sid=75