İçeri Buyrun
· Ana Sayfa
· Eleştiri - Öneri
· Foto Galeri
· Haber Ekle
· Hesabınız
· Konular
· Kısa Yollar
· Mardin Sözlüğü
· Misafir Defteri
· Search
· İçerik
Okumadan Girme
·Sitemiz Hakkında
·İlkelerimiz
·Künyemiz
Kardeş Siteler

Haber Başlıkları
Piyasa Verileri
Şu an bu bloğun içeriği yok.
Yazarlar

Mardin Kızıltepeli MC FIRAT'ı tanıyor musunuz? - Metin Aydın

Gönderen: editor - 29.12.2007 Saat: 13:00
Konu: müzik
müzik

Tek bir tornadan çıkmış, biri diğerinin benzeri, yığınların arasında soluk almaya çalışan bir "yabancı"... Ve o farklı giyimi, sakalı, bize acayip gelen hiphopcu yürüyüşü, düşük bel pantolonuyla; elini kolunu, olmadı sesini, alışık olmadığımız hareketlerle (sahnede ve sahne gerisinde, bizlere farklı gelecek şekilde…), özgürce yaşayan bir "benzersiz"... Her şeyin tekdüzeleştiği, bir yaprağını dahi kıpırdamadığı, buna fırsat bulamadığı şu kahrolası kısır atmosferde; bağrış çağrış müziğini/kendini göstermeye çalışan/çabalayan bir hiphop'çu Federal Fırat. Mardinli, Kızıltepeli...

Mardin kızıltepeli Federal Fırat ile söyleşi

Direnme yalnızlığa tükenme yüz çizgilerini gizleme,

Elleri mi bırak yanlışlarımla barıştım

Hatalarım benim onları ben yarattım

Yaktığım tüm resimlerim külleri balkonda

Rüzgârla savrulup düşer meçhul yollara kazanmak içindi çaba,

Dirhem dirhem direnişti kayıp sokaklarda

Sevda ya yürürken vurulup düştüm dipsiz kuyulara

Zindan ve cennet ikisi bir arada

Damla damla yağardı acı avuçlarıma ajitasyon damarda

Federal Fırat varoluş yokuşunda

Rap dediğin asi ve özgür olmalı ne barikat ne kısıtlama olmamalı.

Beynindekini korkusuzca mikrofona dökmek susmak saklamak asla öyle bir kulvar ki hiç erişemediğin yolun sonunu görmediğin meçhule göç dolanma zorlama bir ömür kalma yer altında örümcek ağlarını ateşe ver durma ben vazgeçmem korkma damarımda ki son damla kalana kadar savaşırım arenada ben kendim rapim bunu unutma.

Direnme her şey üstelese de tükenme yitirdiklerin akıp geçse de vazgeçme geçmiş geleceğe hükmetse buradayım işte Mardin de direnme her şey üstelese de vazgeçme geçmiş geleceğe

Hükmetse buradayım işte arka bahçede

Üzülmek dindirmez beyin sancısını sağlıklı düşünmek zamanla ayrı düşmemek

Yoksun ve yoksul bırakıldık. Yoksunluğu geçip yoksulluğa daldık

Akıl hep parada lüks hayat düplex villa bide son model araba

Ya yoksunluğum ne olacak ya duygularım renkli hayatlarım gölgesinde mi kalacak

Zavallı gençlik jon jonluğamı soyunacak insanım süs köpeklere mi hayran

Beyinler yıkandı beyaz perde saçmalığı bu çıkar savaşımı yoksa

Uyutma operasyonunda ilk adım mı kalkıp silkelen kurtul at gözlüğünden gel dünyama

Burası arka bahçe düşlerle süslü gizemli cadde ver elini şarkını söyle bagır çagır sesini kesme

Ben kendim rapim inan maşa değil müziğim gözlerim hep renkli bakar

Polyana olamasam da yüreğim özgür yaşar rüzgâra karşı federal gökte naralar

Direnme her şey üstelese de tükenme yitirdiklerin akıp geçse de vazgeçme

Geçmiş geleceğe hükmetse burdayım işte arka bahçede

(ARKA BAHÇE)

Röportaj: Metin Aydın

“Arka bahçe” isimli bu bestesindeki sözleriyle, sanırım kim olduğunu okudunuz/öğrendiniz, Federal Fırat’ı biraz tanıdınız.

Bu röportajı Onunla neden yaptığımın cevabı benim için çok basit aslında:
Çünkü Federal Fırat, tek bir tornadan çıkmış, biri diğerinin benzeri yığınların arasında soluk almaya çalışan bir “yabancı”...

Ve o farklı giyimi, sakalı, bize acayip gelen hiphopcu yürüyüşü, düşük bel pantolonuyla; elini kolunu, olmadı sesini, alışık olmadığımız hareketlerle (sahnede ve sahne gerisinde, bizlere farklı gelecek şekilde…), özgürce yaşayan bir “benzersiz”...

Her şeyin tekdüzeleştiği, bir yaprağını dahi kıpırdamadığı, buna fırsat bulamadığı şu kahrolası kısır atmosferde; bağrış çağrış müziğini/kendini göstermeye çalışan/çabalayan bir hiphop’çu Federal Fırat, yeter de artardı bu röportajı yapmamız için.

Ben de tanımıyordum, bir çoğunuz gibi Onu.
Bu olsa olsa bizim eksikliğimizdi.
Yoksa Federal ve arkadaşları pupa yelken hayallerine doğru yol alıyordu zaten.
Röportajı hazırlarken Onu dinliyorum internet ortamından.
Sanırım anlamak için öncelikle dinlemek gerekiyordu.
Federal (mc) Fırat’ı dinledikçe anladım gibi…
Yaptığı işi sevdim/seveceğinizi de düşünüyorum, ne yalan.
İyisi mi daha fazla uzatmadan, Federal Fırat’ın hiphop serüveniyle baş başa bırakmak sizleri.
İyi tanışmalar diliyorum Efendim.

***

Kimdir Federal mc?

Federal mc 1983 Mardin Kızıltepe doğumlu. Kısıtlı olanaklara rağmen sanatını icra eden ve sınırlarını aşan biri amatör. Kayıtlarla, yurt dışındaki yarışmalarda derece alan, 2003`te 1.uluslararası hiphop festivalinde sahne alıp; Mardin`in ismini ünlü rap sanatçıların arasına yazdıran ve şu an Türkiye rap piyasasında isminden söz ettiren biri.

Adının (Federal mc) anlamı nedir?

Federalin en basit açılımı bağımsız. Ben federal mc`yim, yani bağımsız mc. Mc`nin açılımı ise, Microfon Control. Genelde rap sanatçılarına mc diyorlar. Asıl adım da Fırat.

Müziğin hakkında bilgi verebilir misin?

Hiphop müzik yapıyorum. Asilik ön planda. Hemen hemen bütün parçalarımda bu vurgu var. Yaşadığım coğrafyanın bunda etkisi çok. Beni diğerlerinden ayıran Federal yapan bu yönüm… Yaşadıklarımı gördüklerimi kaleme alıyorum ve bunları hiphop`la, doğu motifleriyle birlikte süslüyorum.

Türkiye`de rap piyasası hakkında bizi bilgilendirebilir misin?

Türkiye rap piyasası, 1995`te gurbetçi gençlerin kurduğu Cartel grubuyla start aldı. O dönem bir trend başladı gençlerin arasında. Her yerde Cartel şarkıları çalınıyordu. Sözleri milliyetçi olan grup Türkiye’de çok tutuldu. Rap kitlesi değil de milliyetçi kesim daha çok benimsedi Cartel`i. Ondan sonra çıkan tüm yerli gruplarda bu yolu denedi ve rap ırkçılıkla aynı kefeye koyuldu o dönem. Ama yanlıştı. Çünkü rap`ın doğasında asilik, karşı duruş, protestlik vardır. 1998 de yerli albümler çıkmaya başladı. Bunlar sırasıyla Rapor2, Hedef12 toplama albümlerden ise yeraltı operasyonu Altın vuruş takip etti. Yeraltı operasyonu birçok mc`ye şöhret yolunu açtı. Şu an ki dönemin en popüler isimleri Ceza ve Sagopa Kajmer`de ilk o toplama albümleri istenilen kitleye ulaşamadı. Medyanın destek vermemesi bunda büyük rol oynadı ama 2000 yıllarda durum değişti. Nefret grubu solo albüm çıkardı, onları Silahsız Kuvvet, `sözlerim silahım` adlı albüm takip etti. Sonra Bursa`dan Barikat grubu çıktı. Bunlar diğer rap gruplarından farklıydı. Sol kesime hitap eden grup Rap`ı internet ortamından çıkarıp halkla buluşturdu. Birçok etkinlikte başrol oynadılar... Sonra Ceza ilk solo albümünü `med-cezir`i piyasaya sürdü. Türkçe rap`te en sağlam albümlerden biriydi bu ve medyanın da etkisiyle büyük ses getirdi. Şu an Türkiye`nin her ilinde rap ortamı var ve hemen hemen her ilde amatörde olsa mc`lik yapan gençler var. Bana sorarsanız bence hala rap istediği yerde değil Türkiye`de.

Hiphop`un dünyadaki yeri, hangi koşulların ürünü olduğunu anlatabilir misin?

Hiphop Amerikan etiketini taşıyor. Bu yüzden de tepki almıyor değilim ama madalyonun diğer yüzü var. Hiphop, 1970`li yıllarda Newyork`ta, Bronx, Harlem türü gettolarda ortaya çıkan bir gençlik kültürü. Diğer gençlik kültürlerinden, punk`tan ve rock`tan farklıydı çünkü tamamıyla işçi sınıfı kültürünün içinden çıktı. Hem işçi, hem `öteki`, `yabancı`ların ürettiği bir kültürel form oldu. Sokaktaki siyah-beyaz arasındaki sınıfsal mücadeleleri konu aldı. Dışlanan, ayrımcılığa maruz kalan gençlerin ürettiği bir tür oldu. Hiphop içinde rap, Breakdans, Graffiti gibi başka kültürleri de barındırıyor. Dünyadaki yerine gelince, eskiden sadece Amerika sınırlarında idi ama şu an Avrupa hatta Asya ülkelerinde bile Rap müzik varlığını gösteriyor. Ee tabi en çok Amerika`da yaygın sıralama yapsak da bence Amerika`dan sonra Fransa en büyük hiphop piyasasını elinde tutuyor. Ve kasalar hiphop sayesinde doluyor.

Kişisel çalışmaların nelerdir?

11 sendeden beri raple kendi dünyamda yaşıyorum. İlk sözlerimi 1998 de yazdım ve o sadece son söz olarak kaldı. Ne yazık ki Mardin’de bana yardımcı olacak fikir verecek kimse yoktu. Benim rapçi olduğumu duyanlar ise, acı ama gerçek, alay ediyordu. Ama düşlerim vardı… Onun için kâbuslarımı yenmeliydim. Kendi olanaklarımla devam ettim. İnternet aracılığıyla, batıda ki rapçilerle diyalog kurdum. 2003 senesinde ilk sınavımı Antalya`da bir Rap party`de verdim. Sonuç beni tatmin etmişti. Aynı sene içinde hiphop festivaline davet edildim. 2004 sonlarında Almanya`da Tr rap yarışmasına katıldım. İlk 5`e girdim. Almanya`dan bir grup benle çalışmak için teklif etti. Teklifi kabul ettim ama askerlik… Askere gittim. Askerden dönünce de her şey çok değişmişti. Bende sıfırdan başladım ve kendi grubum olan Code47`yi kurdum. Grup üyeleri eskiden sadece ben ve arkadaşım Merdo`yduk. Gruba yeni üyeler Serdar ve Ahmet`i dâhil ettik. Ve Kızıltepe`de Rap partyler yaptık. Bunlar çok beğenildi. Bütün partylerimizi kendi olanaklarımla yaptım. Son konserimizde sponsor arayışına girdik Mardin`de olduğumuz için sadece arcem bilgisayar bize destek oldu. Sonra grup üyeleri okul için ayrılmak zorunda kaldı. Ben ve Serdar çalışmalarımıza devam ediyoruz. Mardin dışında Diyarbakır, Antep ve Adana`da sahne aldım. Şu an albüm çalışmalarına başladım.

Seni hiphop sanatçısı yapan koşullar nedir?

Beni hiphopçı yapan koşullar açıkça söylemek gerekirse yaşadığım coğrafya ve gördüklerimdi… Ters giden bir şeyler var ve ben bunları görüyorum… Bunları en iyi şekilde raple dile getiriyorum. Yani kısaca söylemek gerekirse, derdimi onunla anlatıyorum. Kendi insanımı ve kendi şehrimi bazen anlamakta zorlanıyorum… Bazen kızıyorum onlara, ama anlıyorum galiba... Onlar yoksun ve yoksul bırakıldı.

Hiphop`un tam olarak felsefesi nedir?

Hiphop`un genel felsefesi karşı duruş protest isyan sisteme rejime karşı baş kaldırış diyebiliriz. Benim dinlediğim gruplar, Public enemy, Getto boys bunları açıkça dile getiriyordu ama şu an ki hiphop, popüler kültüre daha yakın. Amaç para şan şöhret uyuşturucu vs. Hiphop geniş bir yelpaze… İstediğini istediğin şekilde dile getirebilirsin, bu kulvarda özgürsün.

Mardin-Kızıltepe`de sana gelen tepkiler nasıl?

Alıştım galiba. Eskiden geçtiğim yerden millet dönüp bakardı... Kimi pantolonuma, kimi sakalıma takardı. Bilindik "amca abi" rolü takınıp, hemen nasihat ederlerdi. Şimdi biraz farklı anlamaya başladılar rap kimliğime... Kimi tanışmak istiyor, kimi kınıyor... Sanırım benle ilgili öğrendikleri tek şey, bu rapçi kimliğimi benimsememe saygı duyuyorlar. Sokakta, beni sahnede görenler, şarkılarımı dinleyenler "devam et" diyor artık.

Konserlere çıkıyorsun, ne diyor insanlar, nasıl karşılanıyorsun?

Kızıltepe`de 8 den fazla konser verdim. İlk konser ile son konser arasında dağlar kadar fark var. İlki heyecanlı bir sınavdı. Gençler ne yapacağımı merak ediyordu. Sahnedeydim ve karşımda kendi toplumumun gençliği vardı. Sayıları 10`u geçmiyordu. Bir tiyatro oyununu izler gibi sandalyede oturup konser süresince izlemişlerdi. O gün çok zorlandım. Konser bitip sahneden inince, yanıma gelip bana " nasıl bu kadar hızlı okuya biliyorsun?", “nerden öğrendin bu şarkıları?”, “sen mi yazdın” şeklinde sorular sordular. İkinci konser daha umutluydu… Üçüncü konserde ise İstanbul’daki Rap partyleri gibi renkli geçti. Gençler sahnenin önünde beni bekliyordu. Ben mikrofonu alınca çığlık attılar… O an başardığıma inandım işte. Çünkü bu görüntüyü genelde Rap sanatçılarının konserlerinde görürdüm. Sanatçı sahnedeyken hayranlar ona ulaşmak için barikatları yıkmaya çalışırlardı. Ben şarkı okurken gençler ritim tutuyordu ve eğleniyorlardı… Beni mutlu eden bir diğer olay ise, o kadar genç sahnenin önüne yığılmıştı. Kızlar erkekler hep birlikte… Konser boyunca kavga çıkmadı. Genelde düğünlerde bile kavga çıkıyorken, bizde olmadı. Hiç bir konserimde buna rastlamadım. Umarım bundan sonra da olmaz. Diğer konserlerim ise daha farklıydı. Çünkü artık gençlerin dışında orta yaşlı memurlar, öğretmenler, hatta başörtülü kızlar ve ev hanımlarını da görüyordum... Bir gün marketten alış veriş yaparken bir arkadaşımla karşılaştım. Uzun zamandır görüşmüyorduk. Hal hatır sorduktan sonra, bana şunu söyledi: "Ya bizim buraya Avustralya’dan mı ne, bir rapçi geçenlerde burada konser verdi. Adam manyak söylüyordu." Bende bozuntuya vermeden "hadi be!" dedim. "Sende gittin mi konsere?" diye sordum ona. "Yok" dedi, "arkadaşlarım anlattı, adam kendini çok beğeniyormuş, Ceza’ya (ünlü rap sanatçısı) falan laf atmış, baya bir küfür etmiş, sen gitmedin mi? Eskiden sende uğraşırdın" dedi. Bende o kişi benim, "onun ismi Federal’di, değil mi?" dedim. İnanmadı bana. "Sen o değilsin, o yurtdışından gelmiş, çok güzel rap yapıyor." dedi. Dedim ya, bizim insanları anlayamıyorum!

Bestelerini hazırlama sürecinden bahseder misin?

Önce bir başlık bulurum. Bu genelde yaşadığım bir takım olaylardan sonra olur. Bir şeylerden etkilenirim… Sonra beat, yani müziği seçerim, dinlerim ve onun üstüne lirikler yazarım. Genelde böyle olur. Bazen de elime kalemi alır aklıma geleni yazarım sonra beatın üstüne denemeler yaparım… Bazen de söz ve müzik bir birine uymaz, bazı kelimeleri çıkarırım veya eklerim. Sözlere çok dikkat ederim. Mesela "hayatın bedeli" adlı şarkımda, Kızıltepeli bir genci anlatırım. Onun yaşadığı sorunları, o şarkıyı dinleyen herkes kendinden bir şeyler bulur. "Arka bahçe" adlı şarkımda ise toplumsal sorunlar ön planda... Sözlerim benliğimde ise geçmişe yolculuk yaparım, kendi dünyamı gördüklerimi yaşadıklarımı süslerim kafiyelerle. İnsanların beni ve müziğimi benimsemesini buna bağlıyorum. Ben bir buralıyım. Bu sokaklarda yürüyorum, burada yaşıyorum, onlar gibi soluyorum. Onların gittiği okullarda okudum, onların ıslandığı yağmurlarda ıslandım; aynı parkta oturdum… Kısaca, onları gördüklerini görüyorum, yaşadıklarını yaşıyorum, onların (kendimin) dertlerini raple anlatıyorum.

Sana ne ilham veriyor?

Özel bir ilham kaynağım yok. Yaşadığım yer malzeme yumağı… Bazen bakkal amcanın bir konuşması dahi şarkıma başlık olabiliyor… Ya da kantine inemeyen, cebinde harçlığı olmayan, sınıfın en arka sırasında oturan yırtık önlüklü bir öğrenci... Bazen eğitemeyen bir öğretmen… Bazen şiddet uygulayan bir polis… Bazen bir asker… Bazen bir suçlu… Bazen bir mahkûm… Bazen evini geçindiremeyen solgun bakışlı bir baba… Bazen kendiside ne olduğunu bilmeyen bir serseri… Saçma sapan hayallere özenen jon jon kız… Bazen boya kutusuyla dükkân dükkan gezen kundura boyacısı bir çocuk… Bazen meydanda bekleyen işçiler... Kurtlar vadisinin Polat`ına veya diğeri Memati’ye özenen, cebince sadece aşkı olan aç kabadayı bir genç… Ve başrolde, bu anlattıklarıma sebep olanlar ağalar, politikacılar ya da arkadaşlarım, ailem ve ben. Bunların hepsi (hayat yani), bana ilham oluyor.

Bir günün nasıl geçer?

Ailemle yaşıyorum ve günümün büyük bölümü Rap çalışmakla geçiyor. Yeni flowlar deniyorum. Dışarı çıkıp arkadaşlarımla buluşuyorum. Kayıtlar alıyorum. Parkta oturup çay içiyorum genelde. Akşamüzerleri yanımda büyük ihtimal Serdar olur ya da yalnız yürürüm. Bu hoşuma gidiyor. Diğer yerel gruplarla bir araya geliyorum. Kahvelere gitmedim, gitmem de! Esnaflarla konuşurum, sokakta "aa federal misin?" diye durduran oluyor. Onlarla bir çay ocağında, dışarı dizilmiş sandalyelerde oturup çay içerim. Bir günüm böyle geçiyor Kızıltepe de. Daha ne olsun!

Türkçe yazıp/söylüyorsun ancak daha çok Kürt müziğinden faydalanıyorsun. İki dilli olmak bir avantaj mı senin için?

Evet Türkçe yazıyorum ve Kürt müziğinden faydalanıyorum. Doğru. Bu çok doğal… Ben bir Kürdüm ve Kürt müziğinin zengin motiflerini çok kullanıyorum. Alt yapılarımda, kültürümde bu var çünkü. Bunu seviyorum. Sorunuza gelirsek, iki dilli olmak avantaj mı? Bence avantaj.

Yaptığın işi nasıl tanımlıyorsun?

Benim düşüncem Rap müziği doğu kültürüyle harmanlayıp sunmaktı. Bunu başardığıma inanıyorum.

Çalışmaların nasıl gidiyor?

Çalışmalarım gayet iyi, olanaklar zorluyor biraz. Kendim bir şeyler üretmeye çalışıyorum ve yaptığımın en iyisine ulaşmaya çalışıyorum durmadan. Kendimi yeniliyorum. Avrupa`dan Türkiye`den benimle çalışmak isteyen mc’ler var. Kendi albümleri için benden feat, yani düet istiyorlar, bu da beni mutlu ediyor.

Hangi sanatçılardan etkilendin?

İlk dinlediğim rap islamic force`tu. Sonra Erci E`nin ilk solo albümünü dinledim. Etkilendiğim Türkçe rap sanatçılar bunlar. Ve batı Berlin tayfasıydı, Almanya`dan Azad`ı beğeniyorum. Yaptığı işleri takdir ediyorum. Fransa`dan Sully sefil, Mc solar. Amerika’dan Public enemy, Getto boys, 2pac Nas, Jay z. bide ja rule beğeniyorum. Etkilendiğim grup ise Public enemy.

Albümün çıkarmayı düşünüyorsun?

Evet albüm çıkarmayı düşünüyorum. Bu yönde çalışmalarım da var. Acele etmiyorum. Piyasaya sağlam bir eser vermek amacım, onun için seçiciyim.

İnsanlar sana (sesine) nasıl ulaşabilir?

İsteyenler www.myspace.com/federalmc47 bu sayfadan şarkılarımı dinleye bilirler. Bana ulaşmak isteyenlerde, e-mailimden( federalmc@gmail.com ) yazabilirler.

" target="_blank">http://www.myspace.com/federalmc47" target=_blank>www.myspace.com/federalmc47 bu sayfadan şarkılarımı dinleye bilirler. Bana ulaşmak isteyenlerde, e-mailimden (federalmc@gmail.com) yazabilirler.

Son olarak ilave etmek istediğin bir şey var mı?

Bana hep "neden İstanbul`a gitmiyorsun?" derler. İstanbul`da çok rahat rap yapabilirim. Bu beni zorlamaz ama ben burada bir şeyleri kanıtlamak istiyorum. Ben Mardin Kızıltepeliyim. Ve bir Kızıltepeli istediği zaman bir sanatçı olabilir, istediği zaman bir doktor olabilir, istediği zaman en zirveye çıkabilir diyorum… İstediği zaman zengin de olabilir, hatta burada Kızıltepe`de, başka yere gitmesine de gerek yok. Ben bunu başarmaya çalışıyorum sadece. Ön yargılı olmayın, gelecekte nerede olacağınıza şimdiden karar verin, çünkü ben böyle yapıyorum. Teşekkürler.

 
İlgili Bağlantılar
· Daha fazla müzik
· Haber gönderen editor


En çok okunan haber: müzik:
Mardin Kızıltepeli MC FIRAT'ı tanıyor musunuz? - Metin Aydın

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 5
Toplam Oy: 1

Mükemmel

Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa

"Mardin Kızıltepeli MC FIRAT'ı tanıyor musunuz? - Metin Aydın" | Hesap Aç/Yarat | 0 yorum
Yorumlar yazarlarına aittir. İçeriklerinden biz sorumlu tutulamayız.

Anonim kullanıcı yorum yazamaz, lütfen kayıt olun
© 2007 mardinmardin.net