Mardin'de sadece bir gününüz varsa:
Turunuza erkenden Kasımiye Medresesi'nden başlamak akıllıcadır. Eğer erken gelemiyorsanız günün son uğrak yeri olarak güneşi orada batırmak yerinde olur. Kasımıye Medresesi'ndeyken çatı katına çıkıp Mezopotamya ovasına bir bakın gözlerinize inanamayacaksınız. Medreseden sonra ana caddeye çıkarak Kırklar Kilisesi'ne kadar yürüyün. Kiliseyi gezin, eğer oradaysa papazıyla tanışın. Dilekte bulunup mum da yakabilirsiniz. Kilisenin içindeki değişik ikonalar ve sunağın önündeki el basması perde ilginizi çekecektir. Kiliseden çıkınca Cumhuriyet Meydanı'na geleceksiniz. Mardin Müzesi meydanın en görkemli yapısıdır. Müzenin girişindeki kitapçıda Mardin ile ilgili kitaplar ve kart postallar var. Müzeyi dolaşırken bir zamanlar Süryanilerin patrikhanesi olan binanın süslemelerine ve mimarisine dikkat edin. Müzenin karşısındaki Turistik Lokanta'da Mardin yerel yemekler tabağı ilginizi çekecektir. Ya da doğrudan kuzu tandır ziyafeti çekin kendinize. Mırranızı içtikten sonra yemeği sindirmek için, hızlıca şehrin dar sokaklarından belki de bir abbaradan geçerek Mardin Kalesi'ne doğru tırmanın. İzinsiz giriş yasaktır çünkü orası askeri bölge. Ama tırmanış amacı zaten kale için değil, Zinciriye Medresesi için olmalı. Medreseyi, avlusunun hikayesini ilgili kişilerden, belki bir turizm polisinden dinlemeyi ihmal etmeyin.
Çıkarken zor olan sokakları artık süratle inebilirsiniz. Lokantanın hemen yanından bir çok yeri yeniden düzenlenmiş Cumhuriyet Çarşısı sizi bekliyor. Çarşı'daki Gazi İlkokulu bu yörenin en dikkat çekici mimariye sahip yapısıdır. Ev olarak tasarlanan yapı Mardin'in en zengin ve değişik süslemelerini, motiflerini barındırır. Okul zamanı bile olsa bu mimari şöleni kaçırmayın. Sevimli Mardinli çocuklar, misafirlere alışkın...
Okulun hemen yakınında Latifiye Camii var. Latifiye Camii'nin sağ tarafında, artık tükenen kurumlardan birine ait, "Hayvan Hanı" olarak da bilinen bir bina vardır. Buraya at veya eşeğiyle alışverişe gelen herkes hayvanını bu bir çeşit hayvan oteli'ne bırakabilir. Çarşının içinden geri dönerek Ulu Camiye varın. Önce camiinin içine zaman ayırın. Mihrabın güzelliğine dikkat! Durum uygunsa ve zamanınız varsa imamdan izin alarak minareye çıkabilirsiniz. Son dönemlerde, mikrofonla alt kattan ezan okuma alışkanlığı nedeniyle, çoğu yerde minare içleri genellikle kuş pislikleriyle doludur. Ancak daha temiz olan Ulu Cami'de bu fırsatı bulursanız mutlaka değerlendirin. Mardin’in canlı yaşamını, olağanüstü ovasını en iyi görebileceğiniz yerdir burası. Ayrıca fotoğraf çekmek için çok uygundur.
Çarşıda aktara, semerciye, kuru yemişçilere, yemenicilere, bakırcılara hatta Alaaddin'in Sihirli Lambası'nı bile belki bulabileceğiniz kimi dükkanlara mutlaka göz atın. Kendinizi bu çarşıda Orta Çağ büyüsünün içinde bulacaksınız. Camiden sonra, Deyrül Zaferan Manastırı'na gidebilirsiniz. Yolda, Meydanbaşını geçtikten sonra sağda Firdevs köşkü var. Köşkü gezip kasır mimarisiyle mutlaka tanışın. Oradan Deyrül Zaferan’a doğru giderken sol tarafta sarp kayalıkların üzerindeki "Kız Kalesine" göz atın, fotoğraf çekin. Deyrül Zaferan'ı dolaşırken bin yılı aşkındır süren manastır hayatının düşünü kurun...
Eğer geceyi Mardin’de geçiriyorsanız, akşam yemeğini Mezopotamya ovasına karşı Cerciş Murad Konağında yemenizi öneririz. Bu eski konakta yerel yemekleri güzel bir servisle tadabilirsiniz. Hava uygunsa eski PTT binasının karşısındaki çay bahçesinde, ki başka bir evin damıdır burası, Mezopotamya denizine karşı çayınızı yudumlayın... Dillerin, dinlerin ve kültürlerin harmanı olan bu toprağı gördüğünüz için kendinizi şanslı sayın ve usulca vedalaşın Mardin'le...
Copyright © mardinmardin.net | Taşın ve İnancın Şiiri... Tüm hakları saklıdır.
